Cumartesi, Mayıs 18, 2024

Osmanlıca’yı ne kadar iyi biliyor ve tanıyoruz?

Share

Yazarın notu: Bu makalede Osmanlıca hakkında farkındalık yaratılması amaçlanmış ve okuyuculara az da olsa küçük bir yol haritası sunulması amaçlanmıştır.

Yüksek lisans eğitimim sırasında, dört yıllık fakülte mezunu olmama karşılık, bazı el yazması metinleri yanlış transkribe ettiğimi tez savunma sınavımda fark etmiştim. Sınavıma giren jüri üyelerinden birisi, transkribe ettiğim metnin üzerine çizikler atarak yanına doğrularını yazmış ve sınavda beni bir hayli utandırmıştı. Açıkçası bu durum özgüvenimi biraz sarstı, ancak başka bir açıdan iyi bildiğimi sandığım Osmanlıca’yı daha çok berkitmem gerektiği konusundaki hislerimi de kamçıladı.

Osmanlıca ile tanışmak

Osmanlıca’yı fakültedeki ilk senemde matbu metinlerle tanıdım. Bilmeyenler için açıkça belirtmekte fayda var, matbu malzeme matbaada basılmış herhangi bir yazılı belgeye veya kitaba verilen isimdir. Osmanlı’da matbu metinler matbaanın ilk yıllarında zımmî tebaaya ait dillerde basılmış olmasına karşılık Osmanlıca basılı malzemeler bundan çok daha geç tarihlerde üretilmiştir.

Osmanlıca’yı hızlı bir şekilde öğrenmekte zorluk çekmedim. Arap harflerini haliyle tanıyordum. Fakat Osmanlıca’yı hatasız bir şekilde okuyabilmeniz için bazı kaideleri bilmeniz gerekiyor. Örneğin elif ve vav bir araya geldiğinde Türkçe’de ünlü bir harfi (o, ö gibi) okutuyor.

Bu birinci safha benim için Osmanlıca’nın kolay olan yönüdür. Arap harflerini okumayı bilen bir kimsenin Osmanlıca’yı bir iki hafta içerisinde okumaya başlaması çok da zor görünmüyor. Ancak Osmanlıca malzemelerin yalnızca matbu metinlerden ibaret olmadığını öğrendiğinizde, durum biraz daha zorlaşıyor.

Matbaanın çok geç dönemlerde kullanılması, el yazısıyla hazırlanan belgelerin çokluğunu, başka bir deyişle nicelik (kemiyet) açısından üstünlüğünü de beraberinde getirmiştir. Osmanlı tarihinde el yazısıyla üretilen belgeler, tutulan defterler çoğunlukla aklam-ı sitte (altı kalem) adı verilen harf sistemleriyle üretilmiştir. (Aklam-ı sitte hakkında daha fazla bilgi edinmek için şu yazıyı okuyabilirsiniz.)

Osmanlıca bilmek neye yarar?

Bu soruyu siyasetçilerimize sorduğumuzda, Osmanlıca’nın mezar taşlarını okumaya yaradığını dile getirebilirler. Bence Türkiye’deki siyasetçiler Osmanlıca’nın neden ve nasıl öğretilmesi gerektiği konusunda etraflıca düşünmüş ve tartışmış değiller. Bu sebeple Osmanlıca’nın neden öğretilmesi gerektiği sorusuna tatmin edici bir cevap veremiyorlar. Ancak yine de haklı oldukları noktalar var. Bu hususta 2015 yılındaki bir Balkan gezimde yaşadığım bir anıyı hatırlatmak istiyorum.

Makedonya’nın Struga isimli şirin bir göl şehri vardır. 2015 yılındaki bir seyahatimiz sırasında burada bulunmuş ve sokaklarında gezinirken bir Müslüman mezarlığına denk gelmiştim. Yakınlarında da bir tekke bulunuyordu. Burada gezinirken Türklerin bölgeye kattığı kültürel atmosferi hissetmemek mümkün değil. Herhangi bir Türk, buradaki mezarlığın bir Müslüman mezarlığı olduğunu dahi müşahade edemiyorsa bence eksik bir eğitimle yetişmiş demektir. Bütün mezar taşlarını okuyamayabilirsiniz, ancak yanı başınızda bir Müslüman mezarlığı olduğunu da bilmeniz gerekmektedir. Osmanlıca, Türkiye ve Balkanlar arasındaki varagele kayığı gibidir. İki uzak nokta, başka bir deyişle bugün iki ayrı ülke arasındaki iletişimi sağlayan bir kayık.

Yukarıda anlatılandan başka, Osmanlıca bilen birisinin kendisini daha iyi ifade etmek yeteneği kazanacağını düşünüyorum. Günümüzde yaşayan ‘dil milliyetçileri’ Arapça ve Farsça kelimeleri kullanmayı belki bir kusur olarak addedebilir, ancak Türkçe’yi zenginleştiren en önemli kazanımların bu diller vasıtasıyla gerçekleştiğini unutmamak gerekir. Dilbilimcilerin sözüne ettiği şekliyle dil, yaşayan bir varlıktır. Ona müdahale etmeniz epey bir kusurdur.

Türkiye’de gerçek bir münevver olmanın en önemli basamağı Osmanlıca bilmektir. Osmanlıca bilmeyen birisi, Türkiye’nin tarihine, kültürüne ve kimliğine vakıf olamamış demektir. Bu sebeple Osmanlıca’yı öğrenmek, öğretmek zaruretdir. Ancak burada herhangi bir kimseye, taşıyamayacağı bir yükü yüklemek de doğru bir yaklaşım değildir. Belirli yaşlardaki gençlere basit matbu metinlerle Osmanlıca okuma alışkanlığı kazandırmak, ona doğru bir kimlik aşılamak anlamına geliyor.

Osmanlıca nasıl öğrenilir?

Osmanlıca öğrenmek için belirli aşamalar gerekiyor. Bunların başında Arap harflerini tanımak, bunlara ilâve edilen Farisî harfleri tanımak mecburidir. Daha sonra basit düzeyde dil kuralları aşılandığında Osmanlıca’yı hızlı bir şekilde öğrenmek mümkün hale geliyor. Osmanlıca öğrenme konusunda Prof. Dr. Yılmaz Kurt’un iki ciltten oluşan Osmanlıca Dersleri isimli kitaplarına müracaat edilebilir.

Osmanlıca öğrenirken başvurulacak önemli kaynaklardan biri de sözlüklerdir. Türkiye’deki Osmanlıca sözlükler konusunda yapılan en iyi çalışmalar Ferit Develioğlu‘ ve Prof. Dr. Mehmet Kanar‘a aittir. Eğer online kaynaklara başvurmak isterseniz, bu konuda Ansiklopedika Sözlük’ün yaptığı çalışmalara göz atabilirsiniz.

Daha fazla okuyun

Yeni İçerikler