Çin, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve en kalabalık ülkesi. Ancak, son yıllarda büyüme hızı yavaşladı ve nüfus yaşlandı. Bu durum, Çin’in zenginleşmesi ve gelişmesi için önemli zorluklar oluşturuyor.
Çin, 1978’den bu yana ortalama yüzde 10’luk bir büyüme oranıyla dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi oldu. Bu süreçte, yüz milyonlarca insan yoksulluktan kurtuldu ve orta sınıf büyüdü. Ancak, Çin’in büyüme modeli sürdürülebilir değil. Çin, aşırı borçlanma, çevre kirliliği, verimsiz devlet şirketleri, teknolojik yenilik eksikliği ve artan sosyal eşitsizlik gibi sorunlarla karşı karşıya.
Çin’in büyüme hedefi, bu yıl için yüzde 6’nın üzerinde. Ancak, uzun vadede, Çin’in büyüme potansiyeli daha düşük. Dünya Bankası’na göre, Çin’in 2023-2035 arasında ortalama yüzde 4.7, 2036-2050 arasında ise ortalama yüzde 3.7 büyümesi bekleniyor. Bu da Çin’in gelişmiş ülkelerle arasındaki gelir farkını kapatmasını zorlaştırıyor.
Çin’in zenginleşmesinin önündeki en büyük engel nüfus yapısı. Çin’in nüfusu 2020’de 1.41 milyar kişiye ulaştı, ancak doğum oranı rekor düzeyde düştü. Ayrıca, nüfusun yaşlanması da sorun yaratıyor. Çin’de 60 yaş ve üzeri nüfusun oranı yüzde 18.7, çalışma çağındaki nüfusun oranı ise yüzde 63.4. Bu da işgücünün azalması ve sosyal güvenlik harcamalarının artması anlamına geliyor.
Çin’in zenginleşmesi için yapması gerekenler arasında yapısal reformlar, teknolojik yenilik, yeşil dönüşüm ve nüfus politikalarının gözden geçirilmesi sayılabilir. Ancak, bu adımların alınması siyasi irade ve toplumsal uzlaşı gerektiriyor. Çin’in lideri Xi Jinping’in güçlü konumu, bu süreci kolaylaştırabilir veya zorlaştırabilir.
Çin’in geleceği belirsiz. Daha yavaş büyüme dönemi başladı, ancak zenginleşme hedefine ulaşmak için hala zaman var. Çin’in ekonomik ve sosyal dönüşümünü başarıyla yönetmesi hem kendisi hem de dünya için önemli.