21.9 C
Londra
Salı, Eylül 26, 2023
Ana SayfaOsmanlıca Sözlüğü'ndeki Anlamı ve YazılışıOsmanlıca Kelimeler ve Anlamları Örnekler

Osmanlıca Kelimeler ve Anlamları Örnekler

Tarih:

Osmanlıca Kelimeler ve Anlamları ile ilgili örnek cümleler

mamafih : bununla birlikte

“…Mamafih, ilerlemekten vazgeçmeyi hiç düşünmedi.”

münferit: Tek, ayrı veya kendi başına olan

Cemil Meriç: “Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi.”

şahika : doruk

- Advertisement -

O günlerde, hatta onun şiddetinin şahikasını ifade eden “Yediği nane macununa bak,” sözünü bile sarfetmiyordu.

müteessir : üzülmüş, üzgün

Babam müteessir oldu, beni okşamaya gönlümü almaya çalıştı.

aksülamel : Tepki, reaksiyon

Hassasiyeti etrafta hiçbir aksülamel uyandırmazdı.

mefhum : kavram , mazi : geçmiş , akıbet : sonuç

Onlar dahi kudret mefhumunu yanlış anladıkları müddetçe şekil ve isimleri ne olursa olsun, çöküp gitmeye mahkûmdur. Maziden ders almayanların akibeti budur…

zillet : aşağılanma

Eve girerken herhangi bir insanın küçük ve kötü bir hareketten sonra duyabileceği zilleti tattım.

insiyak : içgüdü

Garip olarak on beş yaşındaki bir kızda nadir olan dinî insiyak bende çok kuvvetli idi.

tasvip : onama , uygun bulma

Zavallı Ali Şamil Paşa bu kavgayı tasvip etmemişti.

içtimai : toplumsal

Osmanlı devrinin sisteme bağlı içtimaî yardım hissine uyarak, o mahallenin birkaç fakir çocuğu da mektebe verilir, masrafları görülürdü.

müstehzi : alaycı (istihza : gizli ve kinayeli biçimde alay)

Gözleri büyük, mahzun, biraz müstehzi idi.

iltica : sığınma

Soralım mı?” deyince koşarak babamın bürosuna iltica ettim

muzdarip : ızdırap ve acı çeken

O günlerde her küçük kıza bir halayık şakası yaparlar, her küçük kız da bundan mustarip olurdu.

garabet : gariplik, tuhaflık

Uçları âdeta karmakarışık renkli olan bu saçların garabeti herkesi güldürüyor, ondan sonra da bu sıkılık kafamı ağrıtıyordu.

muvaffakiyet : başarı

İftar pek de muvaffakiyetli olmadı.

yeis : umutsuzluktan doğan karamsarlık, üzüntü

Deniz kenarına gidememiş olmam, içimde bir yeis uyandırdı.

itiyat : alışkanlık , tenkit : eleştiri

O günlerde Haminne ile konuşurken borçlanma itiyatlarını tenkit ederdim.

Sabahattin Ali’nin meşhur sözlerinden birinde de geçer bu kelime :

İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var.

iptidai : ilkel , mübalağa : abartı

O kadar iptidaî ve mübalâğalı bir hassasiyetle dolu idi ki.

saik : sebep

Bunun saiki belki kendisinin yabancı kaldığı bir âlem yaratmaktı.

tevarüs : Kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme.

İkisinden de birçok şeyler tevarüs etmişimdir.

tezahürat : “Hastalıklarda belirtiler” TDK’ya göre. (Burada belirti anlamında)

Hislerinin maddî tezahüratı yoktu, biz de dahil, hiç kimseyi okşayıp, öptüğünü görmedim. Bunun tek istisnası oldu. O da ölüm döşeğinde.

ihtiras : aşırı güçlü istek, tutku

Her halde Haminne’yi büyük bir ihtirasla sevmiş ve hâlâ sevdiğine şüphe yoktu.

şahika : doruk

O günlerde, hatta onun şiddetinin şahikasını ifade eden “Yediği nane macununa bak,” sözünü bile sarfetmiyordu.

Osmanlıca anlamı güzel kelimeler

müteessir : üzülmüş, üzgün

aksülamel : Tepki, reaksiyon

saik : sebep

tevarüs : Kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme.

tezahürat : Belirti

ihtiras : aşırı güçlü istek, tutku

mütemadiyen : sürekli, ara vermeden

intikal : geçiş

itidal : ölçülülük , soğukkanlılık

amil : etken, sebep

fazilet : erdem

mukadderat : yazgı

zail : ortadan kalkan

umum : tüm, kamu iştirak : ortaklık (müşterek : ortak)

cüda : çok sevilen bir şeyden ayrı kalmak (Farsça)

müphem : belirsiz , galebe : yengi , muğlak : anlaşılması güç

meşakkat : güçlük

tazip : sıkıntıya sokma, üzme

tecessüs : görme, anlama merakı

mütalaa : ayrıntılı düşünme ile oluşan görüş ve yorum

müfrit : aşırı

ifrat : ölçüyü aşma

peyda : belli, açık (Farsça) hasıl : ortaya çıkan görünen

mütenasip : orantılı

istidat : yetenek

rikkat : naziklik

reva : uygun, yakışır , tedhiş : yıldırı

sakil : çirkin

hülasa : özetle, kısaca

levazım : gerekli olan şeyler, araç ve gereçler

muhtelif : çeşitli , müteşekkil : oluşmuş

memba : kaynak

müşahede : gözlem

vakfetmek : adamak

istinat : dayanma

muvazene : denge

riyazet : nefsin isteklerini kırma

müteyakkız : uyanık, tetikte

nedamet : pişmanlık

elzem : çok gerekli , telakki : kabul etme

tahakkuk : gerçekleşme

tevekkeli : boşuna

ilhak : katma, bağlama

mahiyet : öz, esas

müsavat : eşitlik, denklik

intiba : izlenim

takim : verimsizleştirme , kıtal : vuruşma , birbirini öldürme

ihtilaf : ayrılık , uyuşmazlık

temayül : bir tarafa eğilme, meyletme

lalettayin : Eskimiş, sıradan

intibak : uyum

veçhe : yön

mihnet : sıkıntı

vakar : ağırbaşlılık

metanet : dayanıklılık

müsamaha : hoşgörü

tefsir : yorumlama

mütefekkir : düşünür

taassup : bağnazlık

mukavemet : dayanma, karşı koyma

vecize : özdeyiş

ihsan : iyilik etme

icabet : bir çağrıya gitme

istitrat : sırası gelmişken söylenen söz

mülaki : kavuşan

müşfik : sevecen

teferruat : ayrıntı

efkar : düşünce, fikir

mamafih : bununla birlikte

teşci etmek : cesaretlendirmek , yüreklendirmek

vasıl olmak : ulaşmak, varmak

- Advertisement -

İlgili hikayeler

İngilizce’nin ana dil olarak konuşulduğu 7 ülke

İngilizce, dünya çapında milyarlarca insan tarafından konuşulan bir dildir...

Fransızca 50 hayvan ismi

Hayvanlar doğanın zenginliklerinden biridir ve dünya üzerindeki farklı bölgelerde...

Ayşe ismi Osmanlı Türkçesi’nde nasıl yazılır?

Ayşe isminin Osmanlı Türkçesi'nde nasıl yazıldığını Ansiklopedika'da keşfedin. Ayşe isminin...

Fatma ismi Osmanlı Türkçesi’nde nasıl yazılır?

Fatma isminin Osmanlı Türkçesi'nde nasıl yazıldığını Ansiklopedika'da keşfedin. Hakan isminin...

Hakan ismi Osmanlı Türkçesi’nde nasıl yazılır?

Hakan isminin Osmanlı Türkçesi'nde nasıl yazıldığını Ansiklopedika'da keşfedin. Hakan isminin...

Son bloglar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz