Modern tıbbın en karmaşık zorluklarından biri olan multimorbidite, sağlık sistemleri üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Yaşlı nüfus arasında daha yaygın olan bu durum, sadece bireylerin yaşam kalitesini değil, aynı zamanda sağlık hizmetlerinin verimliliğini de derinden etkiliyor. Peki, birden fazla kronik hastalığın aynı anda var olması tedavi süreçlerini nasıl karmaşıklaştırıyor ve bireylerin günlük yaşamını nasıl etkiliyor?
Multimorbidite anlamı
Multimorbidite kavramı, Latince kökenli iki kelimenin birleşiminden oluşur: “multi” ve “morbidus.” “Multi-“ ön eki, Latince’de “birden fazla” veya “çok” anlamına gelir. Bu ön ek, İngilizce ve diğer dillerde “çoklu” anlamında yaygın olarak kullanılır. “Morbidus” ise Latince’de “hastalık” veya “hastalıklı” anlamına gelir. Bu kelime, tıbbi terminolojide hastalık ve sağlıkla ilgili durumları tanımlamak için sıklıkla kullanılır. Prof. Dr. Gül Ergör tarafından yayınlanan bir dökümanda, multimorbidite için çoklu hastalık tabiri kullanılmıştır.1
Terim olarak multimorbidite, bir bireyde aynı anda birden fazla kronik hastalığın bulunması durumunu ifade eder. Bu durum, sağlık hizmetlerinde ve tedavi süreçlerinde büyük zorluklar yaratır, çünkü birden fazla hastalığın birlikte yönetilmesi gerekir. Multimorbidite, yaşlı bireylerde daha sık görülmekle birlikte, her yaş grubunda ortaya çıkabilir ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir.
Örneğin, bir kişide kalp yetmezliği, diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalıkların aynı anda bulunması multimorbidite olarak adlandırılır. Bu durum, hastanın tedavi sürecini karmaşık hale getirir ve hastalıkların birbirini olumsuz yönde etkileme riskini artırır.
Bu tür hastalıkların bir arada bulunması, tedavi planlarının uyumlaştırılmasını ve ilaç etkileşimlerinin dikkatle izlenmesini gerektirir. Örneğin, kalp yetmezliği tedavisi için kullanılan bazı ilaçlar diyabet veya hipertansiyon tedavisi için kullanılan ilaçlarla etkileşime girebilir, bu da hastanın genel sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir.
- Acıbadem Burun Ameliyatı Fiyatları 2024
- Leonard Rome’un gizemli hücre yapılarının peşindeki 40 yıllık araştırması
- İnsan böbrek çipi için ultrathin zar geliştirildi
- İngiltere’de cilt kanseri vakalarında artış görüldü
- Dünyada kilo verme ilaçlarına yönelik talep artıyor
Multimorbidite, bireylerin günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayabilir ve bağımsız yaşamlarını sürdürebilmelerini zorlaştırabilir. Fiziksel aktivitelerde azalma, sosyal izolasyon ve psikolojik stres gibi faktörler multimorbidite ile yaşayan bireylerde sıkça görülen sorunlardır. Bu durum, hastaların sosyal ve psikolojik destek sistemlerine duyduğu ihtiyacı artırır.
Multimorbiditenin yönetimi, hastaların bütüncül bir yaklaşımla ele alınmasını gerektirir. Bu, farklı sağlık profesyonellerinin birlikte çalışmasını ve hastaların ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş tedavi planları oluşturulmasını içerir.
Örneğin, bir kardiyolog, endokrinolog ve bir diyetisyen, multimorbiditeye sahip bir hastanın tedavi planını birlikte geliştirerek, hastanın tüm sağlık sorunlarını kapsayan bir yaklaşım benimseyebilirler. Ayrıca, hastaların tedavi süreçlerine aktif katılımı ve kendi sağlıklarını yönetme konusundaki bilgi ve becerilerinin artırılması da büyük önem taşır.
Multimorbiditenin artan prevalansı, sağlık sistemlerinde önemli bir yük oluşturur ve bu nedenle bu durumun daha iyi anlaşılması ve etkili yönetim stratejilerinin geliştirilmesi büyük önem taşır. Sağlık politikaları ve kaynakların bu yönde düzenlenmesi, multimorbidite ile yaşayan bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini ve bu hizmetlerden faydalanma düzeyini artırabilir. Aynı zamanda, sağlık sistemlerinde entegrasyonun artırılması ve farklı uzmanlık alanlarının işbirliği yapmasını teşvik eden yaklaşımlar, multimorbiditenin yönetiminde daha etkili sonuçlar elde edilmesini sağlayabilir.
Türkiye’de kronik hastalıklar ve multimorbidite
Türkiye’de kronik hastalıkların dağılımı üzerine yapılan bir araştırmaya göre, herhangi bir kronik hastalığı olmayan bireylerin oranı yaşa ve cinsiyete göre standardize edildiğinde %62.8 olarak bulunmuştur. Araştırmada bir kronik hastalığı olanların oranı %21.4, iki hastalığı olanların %10.6, üç hastalığı olanların %3.7 ve dört hastalığı olanların oranı ise %0.46 olarak tespit edilmiştir .
Multimorbiditenin yaşla birlikte arttığı görülmüştür. Otuz beş yaş altındaki bireylerde multimorbidite prevalansı %2’nin altındayken, 45-54 yaş grubunda %20, 55-64 yaş grubunda %32 ve 65 yaş ve üzerinde %46’ya ulaşmaktadır . Bu durum, yaşlı bireylerde birden fazla kronik hastalık görülme olasılığının belirgin şekilde arttığını göstermektedir.
Multimorbiditenin coğrafi dağılımına bakıldığında, en yüksek prevalansın Batı Karadeniz (%16.5) ve Batı Marmara (%17) bölgelerinde olduğu gözlemlenmiştir. Bu bölgelerde multimorbiditenin diğer bölgelere göre daha yaygın olduğu tespit edilmiştir.
Cinsiyet açısından değerlendirildiğinde, erkeklerde iki ve üzeri kronik hastalık görülme sıklığı %13.8 iken, kadınlarda bu oran %14.3 olarak belirlenmiştir . Bu veriler, kadınlarda multimorbiditenin biraz daha yaygın olduğunu göstermektedir.
Sigara kullanımının multimorbidite ile ilişkisi incelendiğinde, en yüksek prevalansın sigarayı bırakmış bireylerde olduğu bulunmuştur. Bu grupta, iki ve üzeri kronik hastalığı olanların oranı %29.8’dir. Sigara içimi 10 paket-yıldan az olanlarda multimorbidite sıklığı %6.7 iken, 40 paket-yıl ve üzerinde içmiş olanlarda bu oran %32.2’ye yükselmektedir. Bu bulgular, sigarayı bırakmış olanların uzun yıllar içtikten sonra hastalık nedeniyle bırakmış olabileceğini düşündürmektedir.
Obezite ile multimorbidite arasındaki ilişki de açıkça görülmektedir. Vücut kitle indeksi (BKİ) normal sınırlarda olan bireylerde iki ve üzeri kronik hastalık prevalansı %5.6 iken, fazla kilolu bireylerde bu oran %16.2’ye, obez bireylerde ise %28.9’a çıkmaktadır . Bu veriler, obezitenin multimorbidite riskini önemli ölçüde artırdığını ortaya koymaktadır.