Salı, Mayıs 14, 2024

İnternet kablolarının okyanusları nasıl aştığına dair şaşırtıcı gerçekler

Share

Tech Vision YouTube kanalının “How The Internet Travels Across Oceans” başlıklı ilgi çekici videosu, günümüzde neredeyse her türlü internet trafiğinin, gözlerden uzak, okyanusların derinliklerinde gizlenen bir kablo ağı üzerinden nasıl aktarıldığını gözler önüne seriyor. 17 Kasım 2021 tarihinde yayınlanan ve 9 milyondan fazla izlenme sayısına ulaşan bu video, dijital dünyamızın omurgasını oluşturan bu denizaltı kablolarının önemini ve onların karşılaştığı ilginç zorlukları, köpekbalığı saldırılarından depremlere kadar bir dizi tehdidi detaylı bir şekilde inceliyor.

Deniz altındaki internet kablosu

İnternet, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Peki bu dijital iletişim ağı, kıtalar arası büyük mesafeleri nasıl aşabiliyor? Günümüzde internet trafiğinin %99’u, YouTube videolarından Pokemon Go hesaplarına, aile WhatsApp gruplarına kadar geniş bir yelpazedeki veriler, gözlerden uzak, denizlerin altında yatan bir kablo ağı sayesinde iletiliyor. Bu kablolar, modern yaşamın vazgeçilmez bir unsuru haline geldi. Ancak bu denizaltı kabloları, zaman zaman köpekbalıkları tarafından saldırıya uğrayabiliyor.

Dünya genelindeki internet kablolarının sayısı

Submarine Cable Map web sitesine göre, 2021 yılına göre dünya çapında 493 adet aktif veya inşa halinde olan denizaltı internet kablosu bulunuyordu.

Bu kablolar, Karadeniz’in altından geçen 300 kilometrelik nispeten mütevazı Azerbaycan-Türkmenistan kablosundan, Virginia Beach, ABD ile İspanya’nın kuzeyindeki Bilbao’yu bağlayan 6600 kilometrelik devasa Maria kablosuna kadar değişik uzunluklarda.

Maria kablosunun ağırlığı, tam 24 mavi balinaya eşdeğer. Dünya genelinde, bu denizaltı veri kablolarının toplam uzunluğu 1,5 milyon kilometreyi buluyor.

İnternet kablolarının bir haritası
İnternet kablolarının bir haritası

Bu kabloların maliyeti hakkında net rakamlar olmasa da, bir transokyanik kablonun maliyetinin yaklaşık 300 ila 400 milyon dolar arasında olduğu tahmin ediliyor.

Bu kabloların kalınlığı tipik bir bahçe hortumununkine benzer olsa da, fiber optik çekirdeğin etrafında koruyucu katmanlar, çoklu plastik kılıflar ve kabloyu çalıştırmak için gerekli bakır kablolar içerir.

Buna rağmen, bu kablolar saniyede ortalama 100 gigabayt veri taşıyabilir ve yeni nesil kablolar saniyede 400 gigabayt veri aktarım kapasitesine sahip olacak.

Peki bu kadar çok veri, bu kadar dar bir kanaldan nasıl geçebiliyor? Cevap, yoğun dalga boyu bölümleme çoğullama adı verilen son derece sofistike bir veri yönetim tekniğinde yatıyor.

Bu teknik, veri sağlayıcıların bilgiyi fiber optik yolla tek bir ışık dalga boyu kullanarak değil, birden fazla dalga boyunu aynı anda kullanarak iletmelerine olanak tanır. Bu, şaşırtıcı veri hızlarına ulaşılmasını sağlar.

Denizaltı kablolarının döşenmesi sırasında, her 70 ila 100 kilometrede bir, sinyal gücünü uzun mesafeler boyunca uygun seviyede tutmak için amplifikatör görevi gören tekrarlayıcılarla donatılırlar. Bu yüzden, tekrarlayıcıları beslemek için kablolar, 10.000 volta kadar DC akım taşıyabilen bakır iletkenler içerir.

Kablolar, özel kablo döşeme gemilerinde büyük silindirik davullara sarılarak döşenir. Bir kablonun okyanus aşırı güzergahını belirlemek için bir yıla kadar planlama ve haritalama çalışması yapılır. Denizaltı kabloları için riskli alanlar, volkanik aktivitenin olduğu yerler, deprem veya heyelan riski taşıyan bölgeler ve balıkçıların sıkça trol yaptığı alanlardır.

İlk gerçek anlamda "internet kablosu" 1988'de döşenen TAT-8 (Transatlantic Telephone 8) kablosu olarak kabul edilir. TAT-8, Fransa, Birleşik Krallık ve ABD'yi birbirine bağlayan ve fiber optik teknolojisini kullanan ilk transatlantik telekomünikasyon kablosuydu.
İlk gerçek anlamda “internet kablosu” 1988’de döşenen TAT-8 (Transatlantic Telephone 8) kablosu olarak kabul edilir. TAT-8, Fransa, Birleşik Krallık ve ABD’yi birbirine bağlayan ve fiber optik teknolojisini kullanan ilk transatlantik telekomünikasyon kablosuydu.

Denizaltı kabloları, insan ihmali sonucu meydana gelen hasarlara karşı oldukça savunmasızdır. Bu hasarlar genellikle balıkçı ağları veya gemi demirlerinin neden olduğu kazalar sonucunda oluşur. Kıyıya yakın kablolar, bu tür hasarlara karşı daha fazla risk altındadır ve bu yüzden genellikle kıyıya yakın bölgelerdeki kablolar, hasarlara karşı koruma amacıyla zırhlı hale getirilir veya deniz tabanına kazılan özel hendeklere yerleştirilir.

Bu denizaltı kablolama ağı, yalnızca internet trafiğinin ana omurgasını oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası iletişimin güvenliği ve istikrarı açısından da kritik öneme sahip. Kabloların sahipliği ve bakımı genellikle uluslararası konsorsiyumlar, telekomünikasyon şirketleri ve artık giderek daha fazla büyük teknoloji firmaları tarafından üstleniliyor. Bu altyapı, sadece teknolojik bir harika değil, aynı zamanda uluslararası ilişkiler ve siber güvenlik açısından da önemli bir unsurdur.

Daha fazla okuyun

Yeni İçerikler