Dünya üzerindeki en yaygın yaşam formu, mütevazı bakterilerdir. RNA tabanlı bakteriler yaklaşık dört milyar yıl önce ortaya çıktılar ama zamanla DNA tabanlı organizmalar tarafından geride bırakıldılar.1
Şu anda yaşayan en ilkel organizmalar, hem laboratuvar ortamında (doku kültürlerinin kirlenmesi olarak) hem de klinikte (zatürre veya hemolizin nedenleri olarak) karşımıza çıkan mikroskobik boyuttaki mikroplazma parazitleridir. Kendi genomunu bağımsız bir şekilde çoğaltabilen bu organizmalar, mevcut en basit hücre formunu temsil eder.
Bakteriler ve mikroplazmalar, genomu barındırmak için ayrı bir membranlı bölmenin eksikliğiyle, diğer hücresel türlerden ayrılırlar. Filogeni dilinde “prokaryotik” olarak adlandırılan bu canlılar, hızlı üreme hızları (her 20 dakikada bir), az miktarda DNA içermeleri (bir megabazdan az) ve güçlü karbon bazlı hücre duvarlarıyla (popüler bir antibiyotik hedefi) ayırt edilirler. Çoğu prokaryot, insanlardaki sayının yaklaşık %2-3’üne denk gelen yaklaşık bin gen içerir.
İlkel bakterilerin hızlı üreme oranı, genetik seçim için bolca fırsat sunar. Bu özellik, glikozun oksijensiz kullanımı gibi süreçler için çok adımlı metabolik yolların evrimine yol açmıştır.
Gerçekten de, bakteriler oksijenin Dünya’da nadir bulunduğu bir dönemde evrimleştiği için, pek çoğu zorunlu anaerobik yaşamaya devam etmiş ve onlar için oksijen toksik hale gelmiştir.
- İnsanlık tarihinin mikroskopik ataları: Bakteriler ve genomlar
- Kırmızı kan hücreleri: Yaşamın mikroskobik taşıyıcıları
- Kökenlere yolculuk: Genlerin anlattığı ortak geçmiş
- Yaşamın devamlılığında genlerin rolü
- Bitkiler ışığa nasıl tepki veriyor?
Glikoliz yolu genleri (örneğin, glukoz-6-fosfat izomeraz ve gliseraldehit-3-fosfat dehidrojenaz kodlayan genler gibi) bakterilerden insana kadar korunmuştur – bu yüzden bir sonraki sefer antibiyotik aldığınızda, uzaktan bir akrabanızı öldürdüğünüzün farkında olun.
İlk nükleer içeren maya benzeri hücreler, Dünya üzerinde bir ila iki milyar yıl önce ortaya çıktı. Bu mikroskobik keşifler, sadece sağlığımız için değil, aynı zamanda var oluşumuzun kökenlerini anlamamız açısından da son derece önemlidir. Öyleyse, bu küçük canlıların bizimle paylaştığı uzun ve karmaşık evrimsel yolculuğu takdir etmeli, onların yaşamımızdaki rolünü daha derinden kavramaya çalışmalıyız.
Dipnotlar ve kaynaklar
- RNA ve DNA tabanlı bakteriler arasındaki fark, genetik bilgilerini sakladıkları ve aktardıkları nükleik asit türüne dayanır. Her iki tür bakteri de, hücrenin genetik bilgi merkezi olan genoma sahiptir, fakat bu genomun yapısında ya RNA ya da DNA bulunur. Daha fazla bilgi için bkz. DNA vs. RNA – 5 Key Differences and Comparison | Technology Networks ↩︎